21 Haziran 2009 Pazar

Onu bunu bırakın da asıl sol parti Hollanda’ya lazım!

Siz okuyucularla olan hasbihâlimiz uzun zamandır kesintiye uğramıştı, kaldığımız yerden, Hollanda’dan bildirmeye devam edelim inşallah.
Biz ortalıkta yokken dünya da durmadı hâli ile; özellikle Hollanda’da, uzunca bir süredir birileri, ‘Nasıl olur da bu adamların huzurunu kaçırırız?’ güdüsüyle, Müslüman nüfusun ensesinde boza pişirmeye devam ediyor.
Uzun zamandır ülke, istim üzerinde. Siyasetin ‘serseri mayını’ Özgürlükler Partisi Lideri Geert Wilders (senin partinin ismini yesinler), kendince ‘Müslümanların ve Kur’an’ın gerçek yüzünü’ göstereceğini iddia ettiği bir filmi gösterime sokma tehdidi ile, gündemi birbirine katmayı başardı. Şimdilik, “Bakın bu kıyağımı da unutmayın haa…” edasıyla, filmin gösterimini ertelediğini söylüyor.
Ülkenin istihbarat birimleri, “Bu film gösterime girdikten sonra bir süre ortalıkta görünmesen iyi olur” diye Wilders’i uyarıyor. İran asıllı bir başka siyasetçi Ehsan Jami de, ki kendisi aynı zamanda Dinden Çıkanlar Komitesi Başkanı, benzer bir film hazırlığında olduğunu söylüyor. Dinden istifasını vermiş ve henüz bıyıkları terlememiş bu şahsiyet, içersinde ‘Hz. Muhammed’, ‘Taliban’, ‘Terör’, ‘Kadına şiddet’ gibi kocaman kocaman lafların geçtiği kitap yazarak çok satanlara giriyor, batılı ağabeylerinin yıllarca çiğnediği sakızı yerden alıp ağzına atmakta beis görmüyor.
Bir başka İran kökenli sanatçı numunesi, yine İslam’ın değerli şahsiyetlerini rezil bir şekilde resmeden bir sergiye soyunuyor, ama Allah’tan basireti tatile çıkmamış sergi yöneticileri, ‘sanat özgürlüğü’ ile yaldızlanmış bu zokayı yutmuyor.
Bu arada ülkenin Müslümanları, misafirliğe geldikleri evde çekine çekine tuvaletin yerini soran konukların ses tonu ile, “Ya, ayıp olmuyor mu yaptıklarınız? Biraz daha hassasiyet gösteremez misiniz?” gibisinden bir şeyler mırıldanıyor.
Vay sen misin mırıldanan, anında ‘sanat düşmanı’, ‘yobaz’, ‘ifade hürriyeti tecavüzcüsü’ damgaları ateşte korlanıp, utangaç vücutlara basılıyor. Ülkenin kerli ferli köşe yazarları “Batılı değerlerimiz elden gidiyor komşular, yetişin!” içerikli yazılar döktürüyor. Zannedersiniz, İslam orduları Amsterdam’ın kapısına dayanmış. Ve ilginçtir bu ülkede yaşayan Müslümanlar, Türküyle, Faslısıyla, siviliyle, resmi görevlisiyle, itidali elden bırakmıyor, verilecek tepkilerde bile ölçülü olunması için birbirlerine telkinde bulunuyor, İslam’ın en değerli şahsiyetlerine yöneltilen ağır lafların bini bir para iken, olay çıkmasın diye kulaklarını tıkıyor ama yok. Öldür Allah kendilerini beğendiremiyorlar. Uzun lafın kısası, kurt kuzuyu yemeyi kafaya koymuş ama kuzu uyanık, bir türlü kapana gelmiyor.
Bunca lafı neden ettik diyorsanız, bağlayalım. Kısa bir süre önce, meslektaşım Yasin Yağcı ile Türkiye’de de bir hayli gürültü koparan ve sizlerin de gazetenizden takip ettiği bir röportaja imza atmıştık. Dünyanın önemli Türkiye uzmanlarından Hollandalı Prof. Eric Jan Zürcher, bir çok önemli tespitinin yanı sıra, ‘Türkiye’de acilen, gerçek anlamda sol liberal bir partiye ihtiyaç var’ haklı tespitinde bulunmuştu. Gerçekten doğru. O halde bir tespit de biz yapalım: ‘Hollanda’da da acilen, gerçek anlamda sol liberal bir partiye ihtiyaç var!’ Sistem, bir an önce Wilders, Jami, Verdonk, Hırsi Ali gibi ‘saatli bombaları’ üreten bu sözde ‘liberal’ ve ‘sol’ partileri tasfiye edip, ‘film çekme’ işini bu alanın ustalarına bırakacak, sol ve liberalizm gibi kelimelerin namusunu koruyacak ve dini, kökeni ve dili ne olursa olsun, Hollanda’da yaşayan her insanın, onurunu korumayı görev bilecek siyasileri sahaya sürmeli.

07 Şubat 2008, Perşembe, Zaman Avrupa

Yazının orijinal linki için tıklayınız
Bir önceki menüye dönmek için tıklayınız
Ana menüye dönmek için tıklayınız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder