5 Haziran 2009 Cuma

"Konuşacağınıza yazın da millet de okusun..."

Bu kitap, fakirin ilk kitabı. Sene 2000, Almanya'dan dönmüşüm, askere gideceğim. Belirsiz bir gelecek önümde iki seksen bir doksan uzanıyor. İyi bir okuyucu olmakla birlikte, kitap yazmak aklımın ucundan geçmek değil, 10 km yanına bile yanaşmamış, o derece. Lakin içerikteki konulara aşinalığım had safhada. Daha kendimi bildiğim, ki ortaokul başlarına denk düşer, yıllardan itibaren bu küresel çapta elektrik yaratan konularla al takke ver külah olmuşluğum vardı. Haliyle 1993'de başladığım gazetecilik kariyerimle de hasbelkader üzerine koya koya biriktirmişiz; kitap yazılacak kıvama getirmişiz, ama nedense bundan haberimiz yok:) Sağolsun, Timaş Yayınları'nın patronu, sıkı dost, Osman Okçu, "Ya bu mevzuları konuşacağınıza oturun kitap yapın da millet de konuşsun" deyince, bizim yazarlık kariyeri de paçaları sıvamış oldu. O dönemde Komplo Teorileri pek revaçta bir mevzu değildi, hatırlayan hatırlar. Kitabın yayınlanmasından bir yıl sonra gerçekleşen 11 Eylül saldırılarının ardından malum, tüm dünya bir komplo histerisine kapılmış, maşallah ülkemiz de her renkten ve görüşten yüzlerce komplo kitabıyla tanışmıştı. Ne derece önemli bilmem ki bence değil, lakin bizim bu komplo kitabı, sanırım bu 'komplo külliyatı' açısından Türkiye'de bir ilkti. Zaten akabinde TV ve gazetelerde yapılan yayınlarda ne Yahudi düşmanlığımız ne CIA ajanlığımız kalmıştı; tek derdimizin "Bakın dünyada böyle ilginç tartışmalar, aykırı fikirler de var" demek olduğunu defalarca deklare etmemize rağmen... Hatta gözlerimi şöyle bir kapadığımda, İskele Sancak programında, cingöz hafiye Ahmet Hakan'ın karşısında "Amerikalıların Ay'a gitmemiş olabileceği ihtimalini" savunurken hatırlıyorum kendimi... Hey gidi günler. Bununla birlikte yine de, 'yalnız ve kafası karışık' ülkemde suyu çıkartılan komplo furyasının tetiğini çeken biri olarak net olarak belirteyim; komploları eğlenceli bulmakla birlikte, sadece 'magazin' olduklarına inanırım. Ne yazık ki, birçok komplo severin inandığının aksine, dünyayı üç beş kalantor ailenin kudreti sonsuz karanlık karakteri yönetmiyor; uzaylılar sık sık dünyamızı ziyaret etmiyor vee... Amerikalılar da Ay'a gitti; hem de çatır çatır! (Boşuna süper güç olmadılar ya) Bununla birlikte, değerli meslektaşım Hakan Yılmaz'la birlikte, bu kitabı yazarken çok eğlendiğimizi itiraf edeyim. Zira hem yıllardır gündemden düşmeyen yıllanmış komploların bir seçkisini yaparak ülkemizdeki yayım dünyasında bir ilke imza atmanın kıvancını yaşamış, hem de okuyucuyu sıkı bir beyin jimnastiği yapmaya davet etmiştik. Aradan geçen bunca seneye ve bu mevzuların çivisinin çıkartılmasına rağmen, sağ olun, aranızdan davete icap edenler halen çıkıyor. Bu 'dünyayı tersten okuma' egzersizine sizi de bekleriz, sağlıcakla...

Bir önceki sayfaya dönmek için tıklayınız
Ana menüye dönmek için tıklayınız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder